19 Eylül 2014 Cuma

Özel Sektörde 25 Bin Engelli Kadrosu Boşta

 

Kamunun 8 binden fazla engelliyi kadrosuna katmaya hazırlandığı ortamda, özel sektörde 25 bin 250 engelli kadrosu boş durumda bulunuyor.

Alınan bilgiye göre, Aralık 2012 itibariyle Türkiye'de 50 veya daha fazla işçi çalıştırdığı için engelli çalıştırma yükümlülüğü olan 16 bin 980 iş yeri bulunuyor. Bu iş yerlerinin yüzde 28'i İstanbul'da yer alıyor. İstanbul'da engelli çalıştırma zorunluluğu bulunan iş yerlerinin sayısı 4 bin 765. İstanbul'u bin 287 iş yeriyle Ankara, bin 61 iş yeriyle Bursa, 997 iş yeriyle İzmir izliyor. Buna karşılık Ardahan'da 1, Bayburt'ta 3, Hakkari ve Tunceli'de 6, Iğdır'da 7 özel sektör işletmesinde engelli çalıştırılması gerekiyor.

Özel sektörde engelli istihdamı zorunluluğu bulunan 16 bin 980 iş yerinin 102 bin 797 engelli çalıştırması gerekiyor. İstanbul'daki iş yerlerinin 34 bin 163 engelli çalıştırma zorunluluğu bulunuyor. İstanbul'u 7 bin 703 kişiyle Ankara, 6 bin 798 kişiyle Bursa, 5 bin 819 kişiyle İzmir izliyor. Özel sektörün Ardahan'da 2, Bayburt'ta 10, Hakkari'de 13, Tunceli'de 16, Iğdır'da 24 engelli çalıştırma zorunluluğu bulunuyor.

-Kontenjanın 4'te biri boş-

Özel sektörde toplam 102 bin 797 engelli istihdamı zorunluluğu bulunmasına rağmen bunun 77 bin 547'si dolu, 25 bin 250'si ise boş durumda. Yani özel sektörde engelliler için var olan kontenjanın 4'te biri boş. İstanbul'da engelli istihdamı zorunluluğu bulunan iş yerlerinde 20 bin 314 engelli istihdam ediliyor. İstanbul'u 6 bin 640'la Ankara, 5 bin 987'yle Bursa ve 4 bin 557'yle İzmir izliyor.

Özel sektördeki açık engelli kontenjanı sayısında da liderlik İstanbul'a ait. İstanbul'da 13 bin 849 engelli için özel sektörde açık kontenjan var. Tekirdağ'da bin 384, İzmir'de bin 262, Antalya'da bin 217, Ankara'da da bin 63 kişilik boş engelli kontenjanı bulunuyor. Boş kontenjanlara karşın yasal zorunluluğunun üzerinde engelli istihdam eden iş yerleri de var. Özel sektörde engelli kontenjanının üzerinde 5 bin 475 kişi çalıştırılıyor.

-Engelli başına bin 700 lira ceza-

İşverenlerin, 50 veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör iş yerlerinde yüzde 3 oranında engelli işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmaları gerekiyor. İşverenler çalıştırmakla yükümlü oldukları işçileri İŞKUR aracılığıyla sağlıyor.

Özel sektör işverenlerince, kontenjan kapsamında veya korumalı işyerlerinde çalıştırılan engellilerin prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin tamamı, kontenjan fazlası engelli çalıştıran veya yükümlü olmadıkları halde engelli çalıştıran işverenlerin ise bu şekilde çalıştırdıkları her bir engelli için prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin yüzde ellisi Hazine tarafından karşılanmaktadır.

Bu hükümlere aykırılık halinde tahsil edilecek cezalar, özürlülerin ve eski hükümlülerin kendi işini kurmaları, özürlünün iş bulmasını sağlayacak destek teknolojileri, özürlünün işe yerleştirilmesi, işe ve iş yerine uyumunun sağlanması ve bu gibi projelerde kullanılıyor. Engelli çalıştırmayan işveren veya işveren vekiline çalıştırmadığı her engelli ve çalıştırmadığı her ay için geçen yıl bin 700 lira idari para cezası uygulandı. Ceza miktarı bu yıl bin 832 liraya çıktı. İşverenler, engelli çalıştırma zorunluluğuna uymadıkları için geçen yıl 32 milyon 884 bin 762,62 lira idari para cezasıyla karşı karşıya kaldı.

İşverenin verdiği talep için görüşmeye katılacak engelli bulunamaması, hiçbir engellinin görüşmeye gelmemesi veya görüşmeye katılan engellinin işi reddetmesi nedeniyle engelli açığının kapatılamaması durumunda ise herhangi bir idari para cezası uygulanmadı.

18 Eylül 2014 Perşembe

İşkur, Engelli ve Hükümlülere Hibe Desteği Veriyor

 

İŞKUR eski hükümlü ve engellilerin kendi işini kurmaları ve mesleki eğitimleri için yaklaşık 9 milyon lira hibe desteği verdi.

İŞKUR Genel Müdürü Nusret Yazıcı, İŞKUR'un engelli ve eski hükümlü çalıştırmayan işverenlerden tahsil edilen idari ceza paraları fonundan, eski hükümlü ve engellilerin kendi işini kurmaları ve mesleki eğitimleri için yaklaşık 9 milyon lira hibe desteği verdiğini bildirdi.

Yazıcı, yazılı açıklamasında, kuruma sunulan projelerin değerlendirilerek, engellilerin ve eski hükümlülerin özelikle kendi işlerini kurmalarına ve engellilerin işe uyumlarını, mesleki eğitimlerini amaçlayan projelere kaynak tahsis edildiğini belirtti.

İŞKUR'un engellilerin ve eski hükümlülerin, mesleki eğitim ve rehabilitasyonları ile istihdamlarını temel görev olarak gördüğünü belirten Yazıcı, engellilerin ve eski hükümlülerin kendi işlerini kurmalarına yönelik projeleri desteklemeyi sürdüreceklerine işaret etti.

Yazıcı, özellikle sivil toplum kuruluşları ve işverenlerin engellilerin işe yerleşmesini veya işe uyumlarını artıracak projeleri hazırlamaları halinde finansal destek verilmeye de devam edeceklerine değindi.

Kendi işini kuran engellilere 20 bin liraya kadar makine-teçhizat hibesi, 2 bin liraya kadar kuruluş işlemleri desteği ile bir yıl boyunca 4 bin liraya kadar işletme giderleri desteği verileceğini bildiren Yazıcı, engellilerin mesleki eğitimi ve işe uyumlarına katkı sağlayacak 74 projeye de yaklaşık 4 milyon lira kaynak tahsis edildiğini açıkladı.

9 Milyon Lira Hibe Desteği

Yazıcı, Adalet Bakanlığı Denetimli Serbestlik Birimlerince, kendi işini kurması yönünde uygun bulunan eski hükümlülerce hazırlanan 12 projenin kabul edilerek eski hükümlü istihdam etmeyen işverenlerden kesilen idari ceza paraları fonundan proje başına 5 bin ile 10 bin lira arasında olmak üzere toplam 92 bin lira hibe verildiğini belirterek, şunları kaydetti:

"İŞKUR, engelli ve eski hükümlü çalıştırmayan işverenlerden tahsil edilen idari ceza paraları fonundan, eski hükümlü ve engellilerin kendi işini kurmaları ve mesleki eğitimleri için yaklaşık 9 milyon lira hibe desteği verdi. Türkiye'de ilk kez zihinsel ve ruhsal engellilerin istihdam edilecekleri 12 korumalı iş yerinin kurulması için de yaklaşık 3,5 milyon lira hibe verildi. Kurulacak iş yerlerine 150 bin liraya kadar makine teçhizat hibesi verilecek, engelli çalışanların bir yıl süre ile ücretleri ve işletme giderleri desteklenecektir. Bu şekilde istihdam edilmeleri daha güç olan engellilerin de istihdam edilmelerinin önü açılmış olacaktır. 2008 yılından itibaren eski hükümlülerce hazırlanan 43 kendi işini kurma projesine hibe desteği sunulmuş olup, bu projelerden 10'u çeşitli sebeplerle başlatılmamıştır. Ancak bizleri mutlu eden 33 projenin halen devam etmesi ve başarılı olmasıdır."

17 Eylül 2014 Çarşamba

Tekerlekli Sandalye Uçak Yolculuğu

Havaalanında Tekerlekli Sandalye ile yolculuk

Tıbbi bir rahatsızlığı olmayan ancak tekerlekli sandalyeye ihtiyaci olan yolculara, yolcunun durumuna göre 3 farklı tipte tekerlekli sandalye hizmeti verilmektedir.

Apron İçin: Merdiven inip çıkabilen ancak uzun yol yürüyemeyen yolcular için, uçağa kadar temin edilen tekerlekli sandalyedir. Yolcu, tekerlekli sandalyeyi uçaktan yolcu salonuna veya yolcu salonundan uçağa taşınmak amacıyla talep edebilir. Merdiven çıkıp inmede herhangi sorunu yoktur. Kabindeki koltuğuna kendisi destekle yürüyebilir.

Basamaklar İçin: Merdiven inip çıkamayan ancak yürüyebilen yolcular için, uçak kapısına kadar temin edilen tekerlekli sandalyedir. Yolcu, tekerlekli sandalyeyi uçaktan yolcu salonuna veya yolcu salonundan uçağa taşınmak amacıyla talep edebilir. Merdiven çıkıp inmede fiziksel olara sorunu vardır. Kabindeki koltuğuna kendisi yürüyebilir. 
Kabine Kadar:  Hiç yürüyemeyen yolcular için, kabindeki koltuğana kadar temin edilen tekerlekli sandalye tipidir. Yolcu tamamen hareketsizdir ve yerinden kımıldayamamaktadır.

Uçağın basamakları için diğer kişilerin yardıma ihtiyacı vardır. Uçak kapısından kabin koltuğuna, kabin koltuğundan uçak kapısına taşınma zorunluluğu vardır. Rezervasyon ve satış aşaması sırasında istekte bulunmadığınız takdirde, arzu edilen hizmetin havalimanında sunumunda gecikmeler yaşanabilir.

Tekerlekli Sandalye ile ilgili diğer Notlar:

* Diğer özel istek talebi bulunan yolcularımıza olduğu gibi tekerlekli sandalye talep yolcularımıza da Online Check-in, Kiosktan Check-in ve Online Biniş Kartı hizmetleri verilememektedir.
* Yolcu, Refakatsiz uçabileceğini beyan ederse, refakatçi şartı aranmaz.
* Seyahat planında diğer havayolları ile ortak uçuş olarak gerçekleştirilen uçuş bulunan yolculuklar için tekerlekli sandalye talebi yerine getirilememektedir.

* Bebek yolcularımız için tekerlekli sandalye hizmetimiz bulunmamaktadır
Tüm Tekerlekli Sandalye kullanıcları için bilgilendirmek istedik. İyi uçuşlar dileriz.

16 Eylül 2014 Salı

Baston Fiyatları

 

Baston denildiğinde aklımıza genelde yaşlı yürümekte zorluk çeken bireyler gelmektedir.

Yürürken dayanıp güç almaya yarayan ağaçtan yada metalden üretilen araca baston denilmektedir.

Yaşlılıktan yürümekte zorluk çeken bireylerin yanı sıra baston  yürüme sıkıntısı çeken herkes tarafından kullanıma uygundur bunun yanı sıra baston görme engeli olan kişiler tarafındanda kullanılmaktadır.

Görme engellilerin hayatında baston büyük önem taşımaktadır.

Baston fiyatları taşıdığı öneme oranla oldukça uygundur.

Engelli bireyler baston fiyatları konusunda kendilerine kazandırdığı bağımsızlık nedeniyle önem vermemektedir.

Maddi olanağı kısıtlı görme engeli olan bireyler içinde oldukça uygun fiyatlara bastonlar bulunmaktadır.

Baston fiyatları kişinin aradığı özelliklere göre modelden modele değişim göstermektedir.

Görme engellilerinde minimum yardımla veya yardımsız olarak yön bulup hareket edebilme yeteneği kazandıran tekniklerin tümüne bağımsız hareket denilmektedir. Bugün baston görme engeli olan bireylerin bağımsızlaşmasını ve özgürlüğünü simgeliyen en önemli araç haline gelmiştir.

İlk baston geçirdiği kaza sonucu gözlerini kaybetmis olan James Bidds adli bir fotoğrafçı tarafından geliştirilmiştir.

Baston kullanımı görme engelli bireylere ders olarak verilmektedir ki buda onların hayatında baston kullanımın önemini ortaya koymaktadır.

Baston kullanmadan gezmeye çalışan görme engelli bireyin düşme , çarpma, yaralanma gibi kazalarla karşılaşma olasılığı baston kullanlardan çok daha fazladır. Görme  engeline sahip bireylerde baston kullanımı kadar bastonun benimsenmeside önem taşımaktadır.

Kişi bastonunu ne kadar benimserse o kadar kengine olan güveni artar ve kişi bir o kadar sosyalleşmeye başlar.

9 Eylül 2014 Salı

Rollatör

Rolatör  yürüme güçlüğü çeken yürürken destek isteyen kişiler tarafından kullanılan yürümeye yardımcı üründür. İç ve dış mekanlarda kullanıma uyugundur.

Rolatör kişinin yürümesine destek olduğu gibi yorulduğunda oturup dinlenme imkanıda sunmaktadır.

Genelde yaşlılıktan dolayı yürüme zorluğu çeken kişilerin tercih ettiği ürün kişinin isteğine göre ayarlanabilir yüksekliğe sahiptir.

Rolatör her yöne manevra edebilme imkanı sunan dört yöne dönebilen ön tekerleklere sahiptir.

Buda kullanıcının daha fazla özgür hareket etmesini sağlamakya yardımcı olmaktadır.

El tutma yerlerinde kolay kontrollü yüksek güvenlik sağlayan firenler bulunmaktadır. Firenle müdahele anında rolatörün tekerlekleri güvenle istenilen yere kendini sabitlemektedir.

Boyutları çocuk ve yetişkinlerin kullanımına göre iki boy olarak üretilmektedir.

Rolatör de kişinin ihtiyaç duyduğu durumlarda takılıp sökülebilen eşya taşıma sepeti olmasıda kullanıcıya herhangi bir şeyi kimseden yarım almadan taşıma imkanı sunmaktadır.

Tekerlekli Sandalye Alırken

tekerlekli sandalye

Tekerlekli sandalye alırken fiyatları nedeniyle hemen hemen hepimiz için sıkça değiştirilebilme imkanı bulunmayan bir ürün oldugunu bilmekteyiz. Aldığımız bir aracı uzun yıllar kullanmak isteriz.

Bu nedenle tekerlekli sandalye alırken dikkat edilmesi gereken en önemli özellikler, aracın size uygun yapıda olmasının yanı sıra bu aracı uzun yıllar  kullanabileceğinizden emin olmanızdır. Aracın teknik servis ve yedek parçasının bulunabilir olmasıdır.

Örneğin iki farklı marka sandalye beğendiniz, birini alacaksınız. Diyelim ki biri diğerinden daha pahalı. Ucuz olanın teknik servisi iyi değil.

Pahalı olanın ise teknik servisi erişilebilir ve yedek parçası kolayca temin edilebilir. Ucuz olanı alırdım, diyenler araçları arızalanınca ne ile karşılaşacaklarını tam bilemeyecekler. Büyük ihtimalle birkaç arızada, ilk başta tasarruf ettiği paradan daha fazlasını harcayacaklardır.

Fiyat tabi ki çok önemli ancak satış sonrası serviste bizleri yarı yolda bırakmayacak firmaları seçmeliyiz.

Tekerlekli sandalye alırken başka önemli unsur, engelilik durumumuza uygun olan aracı seçmektir.

Hafif bir engel durumumuz varsa katlanır araçların bez oturakları bizim için yeterli olabilir.

Daha ağır durumdaysak daha destekli kalın süngerli kaliteli bir oturak gerekebilir.

Kolluk yüksekliği, sırt açısı, ayarlanabilir ayak pedal boyu gibi özellikler önemli.

Bazılarımız mesela asansöre binerken denge tekerini ya da ayak pedallarını çıkartmak isteyebilir.

Katlanabilir  bir sandalyenin ayak pedalları mutlaka sökülebilmelir olmalıdır.

Genelde yaygın olarak kullanılan tekerlek çapları Türkiye için de yeterli.

Bunlar ön lastikleri 20 cm, arka lastikleri 32 cm olan modellerdir.

Daha küçük çapta lastikler problem olabilir.

Özellikle ön lastiklerin küçük çapta olması bizim yollar için uygun değil.

Tekerlekler ne kadar büyükse sokakta o kadar rahat edersiniz.

Ama dikkat, büyük lastikler (genelde siyah renk olacağından) evde, dar iç mekanlarda kullanmaya müsait değildir.

Hem oraya buraya çarpar, kapılardan sığmazsınız, hem de yeri lastik izinizle kirletebilirsiniz. Motorsuz tekerlekli sandalyelerde kişi kendi kullandığı için sandalyenin hafif olması avantaj olabilir.

Ancak akülü sandalyede elektrik motorlarıyla kullandığınız için sandalyenin ağırlığı çok önemli bir şey değil. Önemli olan şasenin dayanıklı olmasıdır.

Akülü sandalye şasesi manuel sandalye şasesinden daha güçlü olmalıdır.

Kaynakları ve borunun et kalınlığı, kimyasal bileşimi daha önemlidir. Alüminyum şasenin dezavantajı hammaddesinin daha pahalı olması ve de sac boru şase kadar güçlü bir şase olmamasıdır.

Tek avantajı sahilde, nemli yerlerde paslanma riski yoktur.

Ancak sac boru şase kaplama ve boya teknolojisi de bu riski ortadan kaldıracak şekilde epey ilerledi.

Akü kapasitesi ne kadar büyükse o kadar çok süre aracı kullanabilirsiniz. Motor gücü yüksekse yüksek kapasiteli bir akü almaya dikkat edin.

Kumandanızın amperajı da bir etken, yüksek amperli kumandalar dış mekanda engebeleri aşacak daha fazla gücü motorlara aktarabilirler. Ama iç mekanda kullanılacak bir akülü sandalyenin kumanda amperajı yüksek olmasa da olur.

Daha güçlü motor, daha büyük akü hiç şüphesiz daha uzun sürüşler daha bozuk yollar için elverişli.

Ancak teknik servisi iyi ve hızlı, yedek parçası ucuz ve kolayca temin edilebilen markalar tercih edilmelidir.

Türkiye’de akülü sandalye piyasası son 5 yılda oldukça genişledi. Bu konuda ithalat yapan firmalar olduğu gibi üretim yapan yerli firmalar da artık var ve bizim için artık daha fazla seçenek var.

Fiyatlar geriledi, kalite iyileşti. Daha çok arkadaşımız akülü sandalye kullanıyor.

7 Eylül 2014 Pazar

Akülü Tekerlekli Sandalye Özellikleri

tekerlekli sandalye özellikleri

Ürünler hakkında Detaylı Bilgi ve Sipariş için Resmi TIKLAYIN

Akülü Tekerlekli Sandalyelerin Genel Özellikleri;

1) Ev dışında kullanılabilen Akülü Tekerlekli Sandalyeler,
2) Ev dışında ve ağır iş koşullarında kullanıma uygun olan Akülü Tekerlekli Sandalyeler,
3) Yalnız ev içinde kullanılan Akülü Tekerlekli Sandalyeler,

4) Standart katlamalı, hafif ve nisbeten maliyeti düşük olanlar olmak üzere bu Akülü Tekerlekli Sandalyeleri 4 (dört) gruba ayırabilirz.

Hastanın sakatlığını, fonksiyonel bağımsızlık durumunu, toplumsal yaşama katılma potansiyelini ve motivasyonunu değerlendirerek bu avantaj veya dezavantajlar kıyaslanır ve sonuçta en uygun olacağına inanılan sandalye alımına karar verilir. Bu kararı en iyi verebilecek olanlar hastaya takip eden FTR uzmanı hekim ve fizyoterapisttir.

Hastanın fiziksel kapasitesi ve psikolojik motivasyonuna göre Akülü Tekerlekli Sandalye’de başka özellikler de istenebilir.

Örneğin çok ağır sakatlık nedeniyle ellerini kullanamayan hastalar için “çene kontrollu “ veya “ses kontrollu” TEKERLEKLİ SANDALYE’ler vardır ve böylece hasta yalnızca başını ve çenesini hareket ettirerek TEKERLEKLİ SANDALYE’yi istediği tarafa yönlendirebilir.

Akülü TEKERLEKLİ SANDALYE’lerin çoğununun arkalığı sabit olduğu halde, istek üzerine ayarlanabilir şekilde de yapılabilir. Böylece hastanın günlük yaşam etkinliklerindeki ihtiyaca göre veya omurgasındaki deformiteye göre pozisyon alması ve yara oluşumunu engellemek için basınç dağılımı olanağı verilmiş olur.

Günümüzde, gelişen teknolojiye birlikte akülü TEKERLEKLİ SANDALYE’ler daha hafif, daha az yer kaplayan ve daha çok hareket yeteneğine sahip olacak şekilde üretilmeye başlanmış olup ek özellikler de içerebilmektedir.

Bu konudaki en yeni gelişmelerden biri ayağa kalkmaya ve dik durmaya olanak veren sandalyelerdir.

Bir butona basarak dik duruma gelebilen bu sandalyelerde diz ve bel hizasındaki kemerler hastayı sabitlemekte ve böylece uzun süre ayakta durabilmesine olanak sağlamaktadır.

Bu tür sandalyeler hem tedavide hem de günlük kullanımda bir takım avantajlar kazandırmaktadır.

Bu Avantajlardan Bazıları;

    En önemlisi: Hasta dik durduğunu gördükçe kendini daha iyi hisseder, morali düzelir, karşısındaki insanla yüz yüze konuşabilir, motivasyonu artar, depresyon önlenir. Kalp- damar sistemi olumlu yönde uyarılır, Basınç dağılımı sayesinde bası yaralarının gelişmesi engellenir, Mesane ve barsak boşalımları kolaylaşır, Gövde ve bacak kaslarındaki kasılmalar azalır, kas ve tendonların gerilmesi ile kontraktür gelişimi önlenebilir, OrtostaTekerlekli Sandalyek hipotansiyon (ayağa kalkınca tansiyonun düşmesi) önlenir, Hastayı gün boyu yatakta veya TEKERLEKLİ SANDALYE’de oturur duruma bağlı kalmaktan kurtarır, Bacakların vücut ağırlığını taşımasıyla kas ve kemik dokuları uyarılır, kemik yoğunluğunun azalması yani osteoporoz engellenir, Dik durma pozisyonunda iken hasta daha çok uğraşı tedavisi veya günlük yaşam etkinliklerine katılabilir, Klasik “Tekerlekli Sandalyelt table” egzersizleri sırasında yapamadığı pek çok etkinliği yapma olanağı kazanır. </LI>

Sayılan bu avantajlara karşılık bazı dezavantajları da vardır ve seçim yapılırken bunları da göz önünde bulundurmak gerekir ;

    Ev veya hastane dışında dik pozisyona getirilmesi, düşme tehlikesi nedeniyle sakıncalı olabilir, Kalça, diz ve ayak bileklerinde ileri derecede kontraktürü olan hastalarda dik duruş mümkün olamaz, Bilinci tam açık olmayan, tam kooperasyon sağlanamayan hastalarda ve çok üst seviyeli tetraplejik omurilik yaralı hastalarda sakıncalı olabilir. </LI>

Tekerlekli sandalye teknolojisindeki gelişmeler bunlardan ibaret değildir. Örneğin “ çevre kontrollu” TEKERLEKLİ SANDALYE’ler yapılmaktadır. Bu sayede hastalar TEKERLEKLİ SANDALYE’deki kumanda panelinden kendi çevrelerindeki pek çok elektronik araca erişim olanağına kavuşabilmektedir; örneğin, ısınma, aydınlanma, bilgisayar, TV, internet erişimleri v.b. gibi günlük yaşantıda gereksinim duydukları fonksiyonlarda bağımsızlık kazanmış olmaktadırlar.

Tekerlekli Sandalye’ye bağımlı durumda olan hastaların merdivene gereksinim duyulmayan bir evde yaşamaları temel prensip olmakla birlikte, bu olanağa kavuşamayanlarda çözüm olarak, merdiven çıkabilen TEKERLEKLİ SANDALYE’ler yapılmıştır. Bu tür iskemleler, kaldırım ve küçük engellerden de kolayca geçebildiği için ev veya ofis dışında gezinme olanağını da artırmaktadır. Ancak ağır oluşları, taşınma güçlüğü ve artan maliyetleri önemli dezavantajları arasındadır.

Sonuç olarak; TEKERLEKLİ SANDALYE konusunda karar verirken hastanın fiziksel durumunu ve sosyal gereksinimlerini ayrıntılı bir şekilde göz önüne alarak en uygun seçim yapılması gerekTekerlekli Sandalyeğini söyleyebiliriz.

6 Eylül 2014 Cumartesi

Havalı Hasta Yatağı

 

havalı hasta yatağı

 

Ürün hakkında Detaylı Bilgi ve Sipariş için Resmi TIKLAYIN

Gerek geçici olarak gerekse kalıcı olarak yatağa bağımlı yaşamanın zorluğunu hepimiz az yada çok tahmin edebilmekteyiz.

Sürekli yatmak zorunda olmak kişide hem bendensel hemde psikolojik sıkıntılara yol açmaktadır. Yatağa bağımlı yaşamak zorunda olan bireyler için yattıkları yatak tahmin edildiği üzere büyük önem taşımaktadır.

Kişi yatakta uzun süre özellikle hareket kalıyor ise bu sıkıntılar dahada ayyuka çıkmaktadır.

Yatağa bağımlı yaşama zorunluluğu olan kişiler genelde havalı hasta yatağı kullanmayı tercih etmektedir.

Kullanın havalı hasta yatağı kaliteli mazlemedan üretilmiş olmalıdır. Bunu sebebi bireyin yatakta geçirdiği süre içinde terleme ve yatmaktan kaynaklanan bası yaralarının açılmasını önlemektir.

Yatağa bağımlı yaşayan bireylerde sıkça rastlanan bası yarası kişinin yaşam kalitesini ve psikolojisini kötü oranda etkilemektedir.

Sürekli yatmak durumunda olan bireyin vücudunda özellikle kemik çıkıntılarının olduğu bölgelerde uğradığı baskı sonucunda yaralar oluşmaktadır. 

Oluşması muhtemel olan bu yaralar için önlem alınmazsa ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınabilinmektedir.  Havalı hasta yatağı birey hareket etmese dahi hareket ederek vücudun hava almasını sağlıyarak terleme ve yara oluşumunu engellemektedir.

Bunun yanı sıra havalı hasta yatağı kişini vücut şekline göre hareket ederek vücutta ağrı oluşumunu da engeliyerek rahat ve konfor sağlanmasına yardımcı olur.

5 Eylül 2014 Cuma

Medikal Ürünler

medikal malzemeler

Ürün hakkında Detaylı Bilgi ve Sipariş için Resmi TIKLAYIN

Dünyada medikal ürünler sektörünün sürekli bir yenilenme ve gelişim içinde olduğunu görüyoruz.

Medikal ürün sektörüne öncelik veren bir politika izleyen ülkelerin kısa zamanda gelişmişlik seviyesinde büyük aşama kaydettiğini görüp bilmekteyiz.

Son yıllarda hızla kalkınan Uzakdoğu, Avrupa ve Almanya medikal ürün sektöründe doğru politikalar izleyerek ekonomilerine hafife alınmıyacak boyutlarda katkı sağlamışlardır.

Ürün çeşitliliği hızla artan medical ürünler  sektöründe medikal ürün grupları tıbbi ürünler, solunum cihazları, cerrahi aletler, protezler, kanuller, kateteller, ses ve işitme cihazları, göz tıbbı ile ilgili alet ve cihazlar, tek kullanımlık sarf malzemeleri, radyoterapi sistemleri gibi geniş bir yelpaze acılımına sahiptir.

Medikal rün sektöründeki bu gelişim sırasında sektörde rekabette de artış olmuştur. Rekabetin yanı sıra medikal ürün alanında kalite artımıda oldukça dikkat çekmektedir.

Bu sektörde devam edip ilerlemek isteyen kuruluş sahipleri üretilen ürünlerde kaliteden ödün vermemektedir.

Medikal ürünler herhangi bir şekilde hepimizin hayatında yer almaktadır. Sağlığımızı korumak veya eski haline getirmek için kullandığımız bir çok ürün medikal ürün çeşitleri arasında yer almaktadır.

Medikal ürünler sektöründeki bu hızlı gelişimden ihtiyaç sahipleride ürünlerinin kalitesinin yükselmiş ceşitlerinin çoğalmış olmasından dolayı keyif almaktadır.

4 Eylül 2014 Perşembe

Spina Bifina

Spina Bifina Nedir?

Nasıl önlenir ve tedavi edilir?

 

Spina bifida ayrık veya açık omurga anlamına gelir. En sık görülen doğuştan olma hastalıklardan birisidir. Spina bifida başta myelomeningosel olmak üzere omuriliği etkileyen birçok şekilde görülebilir.

Eğer spina bifida’nız varsa, doğumunuzdan önce omuriliğinizin gelişimi sırasında bir şeyler ters gitmiş demektir. Genel anlamda omurilik, sinirlerden meydana gelmiş kapalı bir tüptür. Bu sinirler  kaslarınızdaki sinirlere beyninizden gelen emirleri ileterek kasların hareket etmesini sağlar. Aynı zamanda bu sinirler hissetmemizi de sağlar. Bebek, spina bifidalı doğmuşsa omurilik denen bu tüp kapanmamış demektir. Bu nedenle, omuriliği örten omurga ve deri de kapanmamış demektir. Bebek, sırtında bir açıklıkla doğmuştur ve sinirlerinden emirlerin geçmesinde bir güçlük vardır.  Sinirlerle beyin arasında düzgün bir bağlantı olmadığı zaman da, değişik derecelerde felçler(hareket etme ve hissetme kaybı veya yetersizliği) ortaya çıkar.

Hangi sinirlerin etkileneceği, sırttaki açıklığın bulunduğu yere bağlıdır. Sırttaki açıklık ne kadar yukarıda ise daha çok sayıda sinir etkilenmiş ve daha ağır bir felç durumu var demektir. Bu nedenle spina bifidalı bazı kişiler hiç veya pek az cihaz kullanırken bazıları tekerlekli sandalye kullanma durumunda kalmaktadır. Etkilenen kaslar yalnız hareket etmeyi sağlayan kaslar olmayıp idrar ve dışkı kontrolünü sağlayan kaslar da birçok hastada olaya katılır.

Spina bifidalı hastaları %85’inden fazlasında hidrosefali de görülür. Hidrosefali, beyin ve omurilikte düzenli olarak dolaşan sıvının bu dolaşımının bozulması sonucu aşırı miktarda artması ve beyin içindeki boşluklarda yüksek basınca yol açmasıdır. Bebeklerde kafa kemikleri henüz tam sertleşmemiş olduğundan baş büyüyerek bu basıncı düşürmeye çalışır. Ancak erken dönemde tedavi edilmez ise beyin hasar görür. Hidrosefali gelişmesi ve beynin hasar görmesi zamanında tedavi edilerek önlenebilirse spina bifidalı çocukların zekaları normalden farklı olmaz.

Nasıl meydana gelir?

Bugün cevaplamaya çalıştığımız çok önemli bir sorudur. Bildiğimiz tek şey, bir bebeğin spina bifidalı doğmasında hiç kimsenin suçunun olmamasıdır.

Vitamin B grubundan bir vitaminin (folik asid) rolü olabilir. Folik asidin omurilik tüpünün kapanmasına yardımcı olduğuna inanılmaktadır. Eğer annede yeterince folik asid yoksa bebeğin omurilik tüpü  uygun bir şekilde kapanmayabilir. Folik asid dışındaki bazı vitamin ve minerallerin de rolü olduğu düşünülmektedir. Bilinen başka bir husus da spina bifidanın kalıtımsal bazı nedenlere bağlı olarak meydana gelebileceğidir; çünkü,  bazı ailelerde spina bifida  daha sık görülmektedir. Sara nöbetlerini önlemek için annenin kullandığı bir ilacın (valproik asid) spina bifidaya neden olduğu bilinmektedir. Bugün için bilinmeyen pek çok sayıda başka nedenlerin de etkili olabileceği düşünülmektedir.

Ne zaman ortaya çıkar?

Spina bifida gebeliğin çok erken safhalarında, anne karnındaki yaşamın önceki hayatın 3. haftasında  oluşur.  Bu nedenle spina bifida için doğuştan olma bir bozukluk denmektedir. Hayatın ileri bir safhasında, örneğin trafik kazası sonucu meydana gelen omurilik hasarından farklıdır.  Her ne kadar omuriliği böyle incinen bir kişinin de yürümede, idrar kesesi ve barsak kontrolunda güçlükleri olsa da bunlarda hidrosefali gelişmez. Bu tür yaralanmalarda, önceden herhangi bir problem olmadığı ve kişi kaza öncesi  yürüyebildiği için bacak kasları iyi gelişmiştir.

Kimlerin spina bifidalı bir çocuğu olabilir?

Herhangi bir çift spina bifida ile doğan bir çocuğa sahip olabilir. Dünyada 10 milyon spina bifidalı vardır. Gelişmiş ülkelerde her bin çocuktan biri spina bifidalı doğmaktadır. İzmir kent merkezinde 2000 yılı içinde yaklaşık 37.000 doğumun tek tek kaydedildiği ve derneğimiz tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada spina bifida görülme sıklığı binde 1.5 gibi yüksek bir oranda bulunmuştur. Ankara’da yapılmış olan daha önceki bir çalışmada bu oranın binde 4 bulunmuş olması bölgeler arasında farklar olduğunu göstermektedir. Türkiye’nin sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi diğerlerine göre daha iyi olan bölgelerinde bu oranların elde edilmesi daha az gelişmiş bölgelerde bu oranın daha yüksek olma olasılığını düşündürmektedir.

Tedavisi nedir?

Spina bifidalı bebekler eğer myelomeningosel ile doğmuşlarsa, ilk günlerde sırtlarındaki kese ameliyatla kapatılır. Hidrosefali gelişenlere beyindeki fazla sıvıyı kan dolaşımına boşaltan ve şant denen bir drenaj sistemi yerleştirilir. Son yıllarda “üçüncü ventrikülostomi” adı verilen yeni bir ameliyat yöntemi şant yerine kullanılmaya başlanmıştır. Daha doğal bir yöntem olduğu ve şantların yol açtığı komplikasyonların bunda görülmediği bildirilmektedir.

Tedavi sonrası tamamen iyileşebilir mi?

Genellikle hayır. Ameliyatlar çoğu zaman mevcut durumu korumak daha fazla problem çıkmasını önlemek için yapılır. Ameliyatlarla veya bazı tedavi yöntemleri ile bu hastaların yaşamları mümkün olduğunca normale yakın hale getirilmeye çalışılır. Tamamen sağlıklı biri haline gelemeseler de bağımsız yaşayabilmeleri mümkündür. Ancak bu, tıbbi destek yanında, büyük ölçüde toplumsal yaşamdaki engellerin ortadan kaldırılmasına da bağlıdır.

Bu hastalığın önlenmesi mümkün müdür?

Bugün için tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir. Son yıllardaki çalışmalar gebelik öncesi dönemde alınan Folik Asit vitamini ile bu hastalığın önemli ölçüde önlenebileceğini göstermiştir. Günümüzde birçok gelişmiş ülkede tüm anne adayları daha gebe kalmadan önce Folik asit almaya başlamaktadır. Çünkü anne gebe kaldığını öğrendikten sonra artık spina bifidayı önlemek için zaman geçmiş olmaktadır. Bu durumda bebeğin spina bifidalı olup olmadığını anlamak için hamileliğin 16-18. haftaları arasında bir kan testi (AFP) ve Ayrıntılı Ultrason incelemesi yapılması gerekir. Bunlarla bebek spina bifidalı ise %75-80 oranında tanı koyulur. Aile bu konuda bilgili ve deneyimli bir doktor ile konuşarak bu dönemde gebeliği sonlandırmaya karar verebilir. Ancak ileride farklı bir yaşamın kendilerini beklediğini bilmelerine rağmen gebeliği sürdürmeyi ve bebeklerine ellerinden geldiğince iyi şekilde bakmayı seçen çok sayıda aile de mevcuttur.  Bu durumda hekime düşen görev buna saygı göstererek aileyi en iyi şekilde bilgilendirmek ve bebeğin uygun şartlarda doğarak tıbbi müdahalelerinin yapılmasına olanak sağlamaktır.

Türkiye’de Durum?

Türkiye’de hamile kadınların beslenme durumlarının iyi olmadığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Bir çalışmada, eksikliğinin spina bifidaya neden olduğu artık kabul edilen Folik asit (B grubu bir vitamin) gebelerin %60’ında eksik bulunmuştur. Bunun yanında diğer önemli vitaminlerde de ciddi eksiklikler saptanmıştır. Bu kaynaklar derneğimizden edinilebilir.

Türkiye’de halen spina bifidalı bebeklerin büyük çoğunluğu doğumdan önce teşhis edilemeden doğmaktadır. Burada sorumluluk, doğum öncesinde ve hamilelikte, hekime veya Ana-Çocuk Sağlığı Merkezleri’ne başvurmamış ise ailededir. Ancak ne yazık ki düzenli olarak hekim kontrolunda hamileliğini geçiren ve bebeğinin normal olacağı söylenen birçok ailenin de çocuğu spina bifida ile doğmaktadır.  Bu durumda 16.-18. haftalarda yapılması gereken testleri yaptırmamış ise sorumluluğun hekime ait olması gerekir. Ancak toplumdaki bilgi eksikliği bu konuda ailelerin hak aramasını engellemektedir. Evde ve kontrolsuz yapılan doğumlardan sonra spina bifidalı bebeklerin yaşamayacağını düşünerek beslemeyen ve maalesef açlıktan ölümüne veya sorunlarının daha da artmasına neden olan aileler hala mevcuttur. Bunlar kayıtlara da geçmediğinden sayısını kestirmek de mümkün değildir. Hastanede beklenmedik şekilde spina bifidalı doğan bebeklerin de bir bölümünün de akibeti, bazen ne yazık ki hekim önerisi ile, benzer şekilde son bulur. Ama hemen belirtmeliyiz ki, bunların sayısı her geçen gün azalmakta olup spina bifida konusunda aileye bilgi veren ve gerekli tedaviyi alması için yol gösteren hekim ve ebelerin sayısı giderek artmaktadır. Bu hastalar uygun şartlarda gönderilebilirse büyük illerdeki Beyin Cerrahisi Klinikleri’nde ilk ameliyatları yapılabilmektedir.

Türkiye’de dünya genelindeki gibi her on kişiden birisi engellidir. Spina bifidalılar da bu sayının içindedir. Ne yazık ki Türkiye’de engelli olmak gelişmiş ülkelerdekinden çok daha zordur. Eğitim, iş bulma olanakları, sosyal yaşam, son derece sınırlıdır. Bazı fiziksel engelliler için özel okullar mevcuttur, ancak spina bifidalılar özel okullara değil normal çocukların gittikleri okullara gitmek istemektedirler. Bu onların insan hakları bildirgesinden gelen en doğal istekleridir. Ancak okulların büyük çoğunluğu onların pek de fazla olmayan gereksinimlerine yanıt vermemekte, engelleri ortadan kaldırmamaktadır.

3 Eylül 2014 Çarşamba

Bası Yarası

İnsanoğlu varoluşundan bu yana vücudunda oluşan yaraların ve yaralanmaların tedavisiyle uğraşmaktadir. Deri insan vücudunu dış etmenlerden gelen zararlara karşı korur. Fakat zaman zaman birçok nedenden dolayı derinin koruyucu etkinliği zedelendiğinde bası ülseri adı verilen yatak yaraları oluşmaktadır.

Bası yarası yada yatak yarası diye adlandırılın bu yaralar genelde hiç hareket etmeden uzun süre aynı pozisyoda yatmaktan oluşmaktadır.

Normalde uzun süre aynı pozisyonda oturulur veya yatılırsa bu durumdan rahatsızlık hissedilmeye başlandığında pozisyon değiştirilir.Bası yarasıgenellikle yaşlı hastalarda ve yatağa bağımlı yaşamka zorunda olan bireylerde görülmektedir.

Bası yarası devamlı yatmaktan meyadan gelen vücudun belli yerlerinde fazla basınç ile birlikte derinin beslenmesinin engellenmesi nedeniyle oluşmaktadır ve deri , deri altı dokularına  hatta kemiğe kadar derinleşebilmektedir.

Oluşumdaki asıl neden duyarlı dokulara uygulanan baskıdır.

Bası yarası oluşum noktaları genellikle genellikle kemik çıkıntıları üzeridir, kemik çıkıntıları üzerindeki dokuların baskı ve basınca direnci yumuşak dokulara nazaran daha düşüktür.

Yara oluşumunda baskının süresi ve şiddetide oluşan yara üzerinde önem taşımaktadır.Paralizili, ve nörolojik hastalarda, diyabetlilerde, metobolizma bozukluğu yaşayan hastalarda ve anemilerde sıkça görülmektedir. 

Bası yarası oluşumunun engellenmesinde hasta yatağa bağımlı yaşamak zorunda ise havalı yatak adı verilen yataklar kullanılmaktadır.

Aynı zamanda yürüme engeli olup uzun süre oturmak zorunda kalan bireyler içinde bası yarası büyük sıkntı olmaktadır. Bu bireylerde havalı minder kullanarak yara olşumunu engellemektedir.

Havalı Yatak

 

HAVALI YATAK

 

Ürün hakkında Detaylı Bilgi ve Sipariş için Resmi TIKLAYIN

Yatağa bağımlı bireylerin hayatını daha sağlıklı ve konforlu hale getirebilmek için çeşitli ürünler üretilmektedir.

Bu ürünlerden biride havalı yatak olarak herkez tarafından bilinen hasta yatak çeşidir.

Sürekli yatmaktan hasta bireylerde bası yarası denilen yaralar açılmaktadır. Açılan yara hastada hem ruhsal hem fiziksel tahtibata yol açmaktadır.

Bu yaraların oluşumunu önlemek oluşmuş yaraları tedavi etmek amaçlı kullanılan havalı yatak modelleri oldukça önem taşır.

Sürekli yatma ihtiyacı duyan kişilerin vücutlarının yatağa uyguladığı basıncı azaltmak amaçlı kullanılır. 

Bu yaraların oluşumunu önlemek oluşmuş yaraların tedavisine destek olarak kullanılan havalı yatak modelleri oldukça önem taşımaktadır.

Havalı yatak hastanın yatağının üzerine serilip iki adet hortumu yataktaki çıkışlara takılırak, üzerine alez yada çarşaf serilir.

Havalı yatağa takılan hortumun diğer uçları yatağın motorundaki iki adet çıkışa takılır. Motor elektriğe takılarak açma düğmesine basılır.

Havalı yatak yatağa bağımlı olmayan kişiler tarafından da kullanım için tercih edilmektedir. Üretiminde kullanılan malzemeler kişinin yatarken terlemesini önlemenin yanı sıra yatak kişinin vucuduna uyumlu hale gelip vücutta ağrı oluşumunu da engellemektedir